Dinlen!
İlk olarak, çalışmak ve dinlenmek ortaktırlar. Dinlenmek, iyi çalışmanın vazgeçilmez bir bileşenidir. Dünya standartlarındaki müzisyenler, olimpik sporcular, yazarlar, tasarımcılar ve diğer başarılı ve yaratıcı insanlar, yoğun çalışmalardan, uzun süreli konsantrasyon gerektiren performanslardan sonra mutlaka uzun molalar veriyorlar. Çok uzun süre, ilham ve yaratıcılık, insanların ilgisini çeken gizemli bir şey olmuştur. Yaratıcılığa olan arzumuz, onun nasıl çalıştığını anlamamızın ve nasıl geliştireceğimizin önüne geçmiştir. Bugün beyin araştırmacıları beynin bilişsel süreçleri konusunda biraz yo almış, beyinde neler olup bittiği konusunda bazı adımlar atmışlardır. Yine de beyin konusunda her şeyi anlamıyoruz. Bu konuda hala cevaplanamayan onlarca soru var. Ancak, beynin dinlenme durumunda bile sorunlara takılıp düşünmeye devam ettiği bir gerçektir. Beyin bizim tam olarak kontrol edemediğimiz bir işleve sahiptir. Ona dinlenmesi için ancak daha fazla öğrenerek yardım edebiliriz. Beyninize izin verin, bırakın çalışsın ve bir şey ilginizi çektiğinde bunu dikkate alın.
İkinci olarak, dinlenmek aktiftir. Dinlenmek deyince aklımıza direkt pasif etkinlikler gelir, öyle değil mi? Kestirmek, kanepeye uzanmak, TV izlemek… Tabii bu da bir dinlenme şekli. Ancak beyni dinlendirmek için fiziksel aktivite çok daha etkili. Beyin fiziksel aktivite sırasında çok daha fazla dinlenip rahatlıyor. Fiziksel aktivite, yaratıcı insanların çoğunun, bizim asosyal olarak değerlendirdiklerimizin bile vazgeçilmezidir. Bazıları kilometrelerce yürür ve hafta sonlarını bahçelerinde çalışarak geçirirler. Bazıları bir sonraki maraton için çalışır, diğer kaya tırmanışını öğrenirler. Kısaca fiziksel aktivite sayesinde beyinlerini rahatlatırlar. Peki fiziksel olarak aktif olmak neden bu kadar dinlendirici? Çünkü fiziksel egzersiz bedene enerji verir. Bunu yaparken kişi psikolojik olarak da rahatlar. Hareket, sadece zihnin uğraştığı gereksiz düşünceleri ve stresi atmaya yaramaz, aynı zamanda geçmişle bağ kurmanın da bir yoludur. Birçok ciddi düşünür dinlemek için çocukluklarında ebeveynleri ya da kardeşleriyle oynadıkları oyunları ya da o dönemde onlara huzur ve enerji veren her neyse o etkinlikleri tercih ederler. Bu seçenekler iş, oyun, emek ve boş zaman aktivitelerinin hepsi bilinçli bir stratejinin tercih edilen parçalarıdır. Görünen o ki, pasif dinlenme yerini fiziksel aktivitelere bırakmakta. Biliyorsunuz, uyuduğunuzda beyninizi kapatamazsınız, o düşünmeye devam eder. Anıları birleştirmek, günün olaylarını gözden geçirmek ve çözmeye çalıştığınız sorunları gidermekle meşgul olur. Rüya gördüğünüzde bu size bir şeyler ifade ediyor olsa bile aslında dağınık düşünceler art arda sıralanmıştır bir anlam ifade etmeyebilirler. Beyinler bu sırada toksinleri temizlemek ve fiziksel akım yapmakla meşgul olur. Bu dejeneratif nörolojik hastalıkları önlemede önemlidir. Uyku bilimcileri, beyniniz elektriksel aktiviteye sahipken, REM uykusu sırasında, tüm bu aktiviteleri görebilir. Beyin, uyanıkken de aynı derecede aktiftir. Zihnin dolaşırken ve boşmuş gibi görünen o anlarda bile beyniniz son sürat çalışmaktadır. Sadece bilinciniz açık değildir.
*************
Bilinmezin karanlığı ancak zeka, konsantrasyon ve sabırla aydınlanır. Büyük buluşlar için laboratuvarda yapılan gözlemler ile “Bilinçaltında uyuklayan fikirler” arasındaki bağlantıları “bilinçli seviyeye çıkarmak” ve “zihinsel enerjinin yoğun bir seviyede konsantrasyonu” gerekir. Sürekli konsantrasyon durumu, “yargıyı berraklaştırır, analitik gücü zenginleştirir, yapıcı hayal gücünü artırır” ve -aklın bütün ışıklarını bir sorunun karanlığına tutarak- öngörülemeyen detayların farkına varılması imkanını sağlar. İnsan, “kötü niyetli dedikodu” ve gazeteler, “entelektüel dağılım ve sosyal faaliyetin gerektiği zaman kaybı” gibi dikkat dağıtan her şeyden kaçınılmalıdır ve “zihnin yaratıcılığını” engelleyen herhangi bir şey ile “sinir hücrelerinin kalitesi” bozulmamalıdır. Ancak bu, araştırmacının her zaman konsantre olmaya çalışması gerektiği anlamına gelmez. Bilakis, yeni ve çeşitli fikirler hafiflemiş beyin sayesinde özgürce düşünebildiği zaman alınacaktır. Uzun yürüyüşler, sanat ve müzikle verilen molalar iyi gelecektir. Eğer sürekli bir yoğunlaşma döneminden sonra yeni bir atılım ortaya çıkmazsa bir süre dinlenmeyi deneyin. O yaratıcı düşüncenin ve başarının bir köşede olduğuna inanıyoruz. Doğa ile iç içe bir yerlerde, birkaç haftalık rahatlama, sessizlik, sakinlik, netlik “akıllı entelektüel ferahlık” sağlar. Yolculuğun kendisi bile yaratıcılığımızın geri gelmesinde işe yarayabilir: Bir lokomotifin güçlü titreşimi, demir yolu veya otomobilin manevi yalnızlığı, eninde sonunda ilham kaynağı olacak ve yeni fikirler üretmeyi sağlayacaktır. Başka bir deyişle, sonuç veren gösterilen sürekli efor değil, sürekli sabırlı ve telaşsız olabilmektir. Kendinizi işe adamanız ve yoğun çalışmanız(Süre olarak) ve ikincisine(anlayış ve yaratıcılık) ihmal etmeniz sizi kısa vadede daha reyken hale getirse bile uzun vadede çalışmalarınızın verimini düşürecektir. Nörobilimin kurucusu, bir şeye daha değiniyordu. Onun dönemi, beynin işlevleri gözleyebilen araçlardan yoksundu. Ama eğer mevcut olsaydı, dinlenirken veya aklımıza serbestleşmesi için izin verdiğimizde, yani beyin özgür olduğunda konsantre halinden daha aktif olduğunu görebilecekti. Ayrıca biz farkında olmaksak da beynimiz biz dinlenirken, anıları birleştirmek, geçmişi mantıklı kılmak ve uyanık saatlerimizde kafamızı kurcalayan sorunlara çözüm aramakla meşguldü.
******
Şule Kaya